30 Mart 2012 Cuma

yavaaşşş... yavvaaşşş...

bazen hayat sabrı öğretmek için çok uğraşır. ama ne emek, ne sabırla... çok uğraşır.


o emeğe sabra, gün gelir, sabırdan öğrendiğin nihai tavrın, beklerken daha çok sigara içmek olduğunu anlarsın. 


yoksa tez canlılık öngörüsel midir? yani olacakları sezmekten mi gelir bir an önce olsunculuk. (uydurduklarımın altını çiziyor ya kıpkırmızı ve altı çizili yazasım geliyor).


tez canlı insanlar erken ölünce de düşünüyorum ben, duymamazlıktan geliyorum kendimi ama düşünüyorum. demek ondan heyecanla, coşkuyla yaşıyormuş diyorum. 


kaç yıldır erken öleceğimi düşünmediğimi bilmiyorum. ama artık otuzum. daha gerçekleşmemiş bir sürü hayalim var. erken ölümümün fikriyle geçirecek ergen gecelerim yok. iyi ki. 


sabır diyordum. yavaşlamak diyordum.


bugünlerde yine merdivenleri hızlı inip çıkıyorum. yavaşlayayım yine. sevmiştim yavaşkenki bakışlarımı. o da benimdi. bugün tuvalette gözlerime baktım. yine güzellerdi. yine usullardı. ama içimde bir an önce diyen... işte o var. ona ne diyeceğiz bilmiyorum. 


uzatamayacağım. 


zaman güzel geçsin. günler güzel olsunlar. çabuk gelsinler. sakin gelsinler tamam. geleceklerini söyleseler. beklerim. o değil sabırsızlığım. bilmek. galiba. 


hayırlısı olsun.

Hiç yorum yok: