16 Haziran 2007 Cumartesi

Huzursuzluk

Midedeki...Huzursuzluk o...Huzursuzluk midede eser. O da böyle samyeli gibi. Hani “yel değmiş” derler, rengini açar cildin, geçermiş ama sonra. Aynen öyle bir süreliğine iz bırakacak bir esintidir. Şöyle büyüyünce ya da evlenince geçecek sıkıntılara benzer o haliyle...Yani izin geçiciliği benzer büyüyünce geçeceklere, yel benzer, sam...Bu ama öyle gelip geçen türden bir yel değildir. Bazen sahilde oturduğu yerde görür insan; kumları kaldırdığında çapı şöyle birbirbuçukkulaç olan hortumcuklar olur. Onlar da huzur bozar zaten. Havluya kum atar, üzerine kumlar yapışır, bir tek belki gözüne birkaç tane girdi sanır insan, çıtır çıtır dişlerinden toplar o birbirbuçukkulaçlık hortumun hu-zur-suz-lu-ğu-nu. Bir yerleri çizer işte o esen, o karıştıran. Ama zaten “mide kendini en çabuk yenileyen organlardandır”. Zaten huzursuzluk da çok fazla kalıcı hasar bırakmaz, belki uzun kalsa...Ondandır belki uzun kalmayı da pek sevmez...

Hiç yorum yok: